29 Ekim 2011 Cumartesi

Her şeye rağmen başı dik Cumhuriyet öğretmeni

Hepiniz bilirsiniz okullarda her milli bayramda törenler yapılır.Ve yine herkes bilir ki bu törenler zil takıp oynayalım,içelim güzelleşelim,vur patlasın çal oynasın tarzında olmaz.Bu törenler geleceğimizi,vatanımızı,milletimizi emanet edeceğimiz mini mini beyinlere,bedenlere o coskuyu bir nebzede olsa yasatmak,bilgilendirmek,öğretmek,bugun sahip oldukları herşeyin yıllar yıllar önce çok agır bedeller ödenerek,herkesin "ben"den önce "biz" dediği zamanlarda kazanıldığını anlatabilmektir.

 Ben de okulumun 29 Ekim organizasyon komitesindeydim.Haftalardır diğer öğretmen arkadaslarımla birlikte çalışıyor,okulumuzu bayraklarla süslüyor,öğrencilerimize şanlı tarihimizi anlatıyor,o gün tüm öğretmen ve öğrencilerimize bir günlüğüne de olsa o coşkuyu o ruhu yasatmak için çalışıyoruz.Ben anasınıfı öğrencilerimle bir koro oluşturup haftalardır çalışıyorum.Yanlış anlaşılmasın bundan hiç ama hiç gocunmuyor aksine gurur duyuyorum.Ancak cuma günü yarım gündü okulumuz.Öğrencilerimle son provaları yaptım,velilere sıkı sıkı tembihledim aman geç kalmayın diye.Ama neye yaradı?Öğrencilerim gittikten 10 dakika sonra okula bir yazı geldi ve törenlerin iptal olduğunu öğrendim.Şehitlerimizin ve depremde ölen ,yaralanan atandaşlarımızın acısı hep içimizde kalacakken ve hala canımız onlara yanarken bir millet,bir yürek,bir bayrak altında toplanıp "BİR" olmamız gerekmiyor mu?Bir olmadan nasıl biz olacağız?...

Tek tek tüm velilerimi arayıp törenlerin iptal olduğunu anlattım.Öğrencilerimle konusamadım.Dilim varmadı onları telefona istemeye...Nasıl anlatacaktım?Ne diyecektim onlara?..haftalardır coskuyla anlattıklarım nolacaktı?Pazartesi okula gidince bana demezler mi "Öğretmenim hani 29Ekim çok önemliydi?Hani tören olacaktı?Hani biz Cumhuriyet çocuklarıydık,hani biz "bir"dik?Bizim Cumhuriyet'e sahip çıkmamıza niye izin vermediniz?"....Kahroluyorum...Düsündükce çıldırıyor ,öyle çevir böyle çevir bir yere oturtamıyorum...Ben bunu kabullenemedim ki miniklerime nasıl anlatayım...:(((

Ben bir Cumhuriyet çocuğu,Cumhuriyet öğretmeni,bir insan olarak törenlerin iptalinden utanç duydum.Ama bunu asla öğrencilerime söylemeyeceğim. Her şeye rağmen izin vermeyeceğim çocuklarımın onlar,bunlar,şunlar diye birilerinden bahsetmesine,bölünmeye hizmet etmelerine..Çünkü o okul bir göç bölgesinde,çünkü o sınıflarda o çocukların kimisi kürt kökenli, kimisi romen,kimisi laz ama hepsi eşit, hepsi bir, hepsi TÜRK olarak kardeşçe yaşıyorlar...

Cumhuriyetimizin 88. yılı hepimize kutlu olsun...NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...

26 Ekim 2011 Çarşamba

Bir Gün

"Bir gün" David Nicholls'ın yine adı Bir gün olan kitabından  beyaz perdeye uyarlanan bir film.Emma ve Dexter lise mezuniyetinde tanışırlar.Dexter zengin bir ailenin yakışıklı ve çapkın bir çocuğu.Emma ise kitap okuyan,şiirler yazan,geçinmek için çalışmak zorunda olan özgüveni düşük ve aşk konularında deneyimsiz bir genç kadındır.İlk olarak 15 temmuz 1988 yılından 2011 yılına kadar ömürlerindeki her 15 temmuzda yaşadıklarını bazen esprili bazen duygusal olarak anlatan bi  film.Filmin ilk yarısı daha çok klasik çapkın erkek ve ona aşık ve durulmasını bekleyen masum bir genç kadının yaşadıkları esprili bir dille anlatılıyor.İkinci yarısında 30larını geçmiş ve hayatlarına şekil vermeye çalışan genç bir erkek,kadın,aşk ve yaşamlarının getirdikleri...
Neden filmin isminin "Bir gün" olduğunu sona yaklaşınca Emma özetliyor.Ne yaşamış olursak olalım hiç pişman olmamalıyız.Gelecek belirsiz, bu bir günü yaşadık ya önemli olanda o ...

25 Ekim 2011 Salı

Bir yürek sarsıntısı daha...

  Şehit haberlerinin yüreğimizi acıtması bitmeden bir sarsıntı daha yasadık...Deprem...Gecenin gündüze umutsuzca karıştığı,yetememe yetişememe duygularınnı kalbimize yaptığı baskıyla zor nefes aldığımız günler..Sahi hala nefes alabiliyoruz değil mi?Aldığımız her nefesin hakkını vermek için şimdi yardım zamanı...
Allah'tan tüm yaşamını yitirenlere rahmet,geride kalanlara sabır,sabır,sabır diliyorum....

Yardım yapabileceğiniz yer ve kuruluşlar:

MNG kargo, PTT kargo, Aras kargo ve yurt içi kargodan ücresiz gönderim yapabilirsiniz. Gönderilecek adres: Van Merkez Belediye Garajı Kriz Masası.
İSTANBUL – AVRUPA YAKASI
ŞİŞLİ- İstanbul Şişli Belediyesi Mavi Masa – 0212 288 75 76 * 24 Ekim Pazartesi Yeniden Tır Gönderilecek
TAKSİM – İstanbul İnsan Hakları Derneği: 0554 652 27 02 ve 0539 582 71 41 – 02122444423 24 Ekim Pazartesi sabah 8:00de yardım toplamaya başlıyorlar, 25 Ekim salı saat 18′e kadar Çukurlu çeşme sk.Bayman ap.No:10/1 Taksim İstanbul. Salı günü de gönderim olacak.
- İstanbul İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardim Vakfı : 0533 581 78 54 ve 0532 713 36 09 – Halihazırda yardım topluyorlar, prensip olarak 2. el giyecek battaniye almıyorlar -ancak çok temizse kabul ediyorlar.
MERTER- Yurtiçi kargo kamyonları 7:00-18:00 arası Merter Migros otoparkı ve Optimum AVM önünde yardımlarınızı bekliyor olacak
CİHANGİR - Harika Uygur Cast Ajansı Tel: 0212 252 81 68 – Bugün itibarıyla Cihangir’den yardımları koordine edecekler.
İSTANBUL – ANADOLU YAKASI
- Fillo Lojistik firmasına ait bir araç İstanbul Optimum outlet  önünde yardım malzemelerinizin direkt olarak Van’a götürülmesi için bir araç bekletiyor olacak.
Kartal’daki Marmara Afet Yönetimi de yardım topluyor, evden de alıyorlar. 0 216 517 08 01(02-03)
- Kızılay Anadolu yakası/ Ataşehir Kızılay Merkezinde (4551515) bugünden itibaren yardım toplanacak
Pendik Belediyesi yardımları Mostar Köprüsü altındaki Hayır Çarşısından yürütülmektedir.
Kadıköy belediyesi yardım toplamaya başladı… Telefon: 0216 542 50 55
-Ataşehir belediyesi..0216 570 5000

Ayrıca; 2868'e boş mesaj göndererek Kızılay'a; 2930'a boş mesaj göndererek Akut'a 5 TL yardımda bulunmuş oluyorsunuz
Van depremi insani yardım hesabı:T.C.ZİRAAT BANKASI
Aşağı Ayrancı Şubesi, Ankara TL Hesabı: TR600001000820555555555031
ABD Doları Hesabı: TR330001000820555555555032
Euro Hesabı : TR060001000820555555555033
T.VAKIFLAR BANKASI A.O.
Finansmarket Şubesi, Ankara TL Hesabı: TR620001500158007299317599
ABD Doları Hesabı: TR430001500158048013094088
Euro Hesabı : TR320001500158048013094092
T. HALK BANKASI Bakanlıklar Şubesi,
Ankara TL Hesabı: TR190001200940800005000015
ABD Doları Hesabı: TR210001200940800058000100
Euro Hesabı : TR910001200940800058000101

13 Ekim 2011 Perşembe

Kazık kadar oldum işte:)

Yıllar yılı "27 mi?yuhh kazık kadar adam/kadın" diye arkadaslarımın başının etini yiyen, on sekiz buçuktan buçuk yukarı cıkmayan bana hayat, gün olur devran döner al sana 27 der:)
Bugun o gözümde çooook büyüttüğüm,sanki çoook uzaklardaymış sandığım yaşın tam ortasındayım..."Tam ortasındayım yolun ,Hmmm koşunun ortasındayım" gibi bir hallerde...Bir yaş daha büyüdüm,olgunlaştım,yenilikler kattım yasamıma.Artık bir yastan sonra hayatında elemeler yapmaya başlıyormuş insan..Sevdigin,huzur bulduğun,yanında mutlu olduğun,sana kendin olma fırsatı veren ve aynı anda da gelişmene değişmene olanak veren insanları alıyorsun hayatına.Artık ite kaka aman idare et,aman tatsızlık cıkmasın,aman yanlış anlarlar mı,aman kırılmasın üzülmesinleri hayatımdan cıkardım.Gördüm ki hayat; aman amanlarla kendini kısıtlayacak,kapana sıkıstıracak,rahatsız edecek bir sürec degil.Aslına her sey olması gerektiği gibi olması gereken zamanda oluyor.Ve şu içimiz var ya içimiz...Onu tertemiz,huzurlu bir sevgiyle doldurduğumuzda bize hayatın gerçekten yaşamaya değer olduğunu ve olan herşeyin hayırlı olduğunu öyle güzel hissettiriyor ki...İyiki varım,iyiki varsınız,iyiki varlar...Yasamda iyi-kötü,dogru-yanlış diye nitelendirdiğimiz ne varsa hepsi iyiki var.Hepsine tesekkür ve şükür ederim...Tüm yasadıklarım "Bugün ben olan bu kadının  parçaları"...
Sizi siz yapan,bizi biz yapan tüm yaşantıların yaşamınıza açtıkları ışıklı yoldan gülümseyerek yürümeniz dileğiyle...Her sabah güneşle birlikte, her yeni günle yeniden doğduğumuzu unutmadıgımız güzel keyifli nice hayatlara...

9 Ekim 2011 Pazar

Babies-Muhteşem Bir Belgesel

Dört ülke ve dört bebek.Onlar Namibya,Moğolistan,Japonya ve Amerika'da yaşıyorlar.Bebekler bizi birbirinden farklı dört kültürle tanışmaya;dünyadaki ilk yıllarında eğlenceli,doğal,dokunaklı anlarına ortak olmaya çağırıyorlar.Dört kültürden dört çocuğun birbirinden hem çok farklı hem de benzer anlarına tanıklık edeceğinizi çok eğlenceli bir belgesel.

Sarhoş Kurbağalar Diyarında Bağbozumu

İki senedir gitmek istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım Mürefte'ye nihayet gidebildim.Hani dileğini dile ve unut olması gereken zamanda o zaten gerçekleşir derler ya aynen benim "Bağbozumu"maceramda öyle başladı.Aklımdan yokken, bir gün işten gelmiş indirim sitelerinde dolaşırken gördüm bağbozumu mürefte gezisini ve hemen ilk haftasonuna da rezervasyonumu yaptırdım.

Mürefte İstanbul'a 3,5-4 saat uzaklıkta bir yer.Tekirdağ'ın Şarköy ilçesine bağlı.Mürefte'nin Şarköy'e bağlanmasının hikayesi ilginç.Mürefte Cumhuriyetin ilanından sonra Tekirdağ iline bağlı ilçe merkezi olup nüfusun fazlalığını Rumların oluşturduğu bir yerdir.(Artık çok sayıda Rum evi kalmasa da olanları restore edip korumaya alınmış).1925 yılında Şarköy Gelibolu Sancağından Tekirdağ'a dahil edilmiş.O tarihte Mürefte ilçe merkeziydi,T.B.M.M. mürefte’yi ilçe merkezi olarak kabul ettiğine dahil telgrafın mürefteye gelmesi üzerine eşraftan Kara Ali ve Enver Ağa birlikte hazırladıkları bir demet lahana ve pırasayı bir güzel süsleyip üzerine ‘Mürefte aldı kazayı,şarköy aldı pırasayı ’şeklinde bir yazı yazıp Şarköy'e göndermişler.Şarköy'ün o tarihte ileri gelenleri bu durumu hazmedemeyip bu çirkin olayı Ankara hükümetine iletmiş.T.B.M.M de yeniden oylama yapmış ve zamanın Kırklareli Milletvekili Merhum Şevket Kaltak kıran desteğiyle ilçe merkezliği Mürefteden alınmış Şarköy’e verilmiş o zamandan beri de Mürefte Şarköye bağlıdır.

Teknolojinin çok ileri olmadığı dönemlerde bağbozumu festivallerinde kadınlar ayaklarıyla sarap teknelerinde üzümleri çiğnerken,teknelerin kenarlarından sızan ve dökülen şıralar derelere,nehirlere kadar taşarmış.Bu yüzden de o şıralardan nasibini alan dere kurbağalarının bile bunu içerek sarhoş olduğu söylendiğinden Mürefte'ye "Sarhoş kurbağalar diyarı"da denmektedir.

Turumuzda ilk önce Çeşmeli köyündeki "Chateau Nuzun" adlı butik bir şarap fabrikasında başladı.Orada üzüm bağlarına girdik,üzümler kestik ve yedik.Şarap yapımı hakkında bilgi alıp, tadım yaptık.Daha sonra İğdeada köyüne geçip öğlen yemeğimizi Saroz'u gören tepe bir restaurantın yemyeşil bahçesinde,mis gibi çiçek kokularıyla birlikte yedik.Havasından mıdır nedir bilinmez yemekten kalktıktan sonra sanki tencere tencere yemek yemiş gibi hissediyordum kendimi:)(ki yemedim o kadar)Daha sonra Mürefte merkeze gidip Türkiye'nin ilk şarap müzesi olan "kutman"şarap müzesini gezdik.Sonrasın da sahilde kısa bir yürüyüş ve çay bahçesinde bir kahve içip dönüş yolumuza Hoşköy ve Uçmakdere'den devam ettik.Hoşköy çok minik bir köy.Sadece beyaz bir fener dikkatimizi çekiyor.Hiç alçı kullanılmadan Fransızlar tarafından yapılmış bir fener.Yakın zamanda restore edilip açılması bekleniyormuş.Uçmakdere'ye ise asırlık çınarların olduğu yollardan ulaşıyoruz.Ganos dağının bulunduğu bir bölge.Eee tabi dağ olunca dağcılık sporları da yapılmadan olur mu?Biz de otobüsümüzle panorama yerine cıkıp yamaç paraşütü yapanları rose şarabımız eşliğinde seyre daldık.Bu bakmakla doyamadığımız manzaraya zorla veda edip Tekirdağ'da köfte molasından sonra aksam 22.00 civarında İstanbul'a geldik.Çok keyifli ve günübirlik olmasına rağmen çok dinlendirici bir pazar günüydü.Herkese tavsiye ederim.