31 Ocak 2012 Salı

Türkiye'de Bir İlk:Kitap Videosu

Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım "Bin Yüz Bir İnsan"ı.Aret Vartanyan'ın Butik yayıncılıktan çıkan kitabı.Daha yeni başladım kitap hakkında detaylı yorum yapamayacağım.Ama ilk sayfalarda kendine bağlayan kitaplardan biri olacağına eminim. İnsanın günlük yaşamın yükü altında, koşuşturmacasında sıkışmışlığını, taşıdığı kalıplarını, önyargılarını cümlelere taşırken, kendi gerçekliğini keşfetmesi ve bu gerçeklikle yaşayabilmesini sade bir yaklaşımla irdeliyor.


Kitapla ilgili ilginç bir detay ilk kez bir kitap klibi yapılmış olması.Gökhan Kırdar’ın o benzersiz sesi ve müziğiyle seslendirilmiş ve kendisiyle beraber Ece Özdikici, Zafer Yılmaz da rol almışlar klipte. İstanbul’da 7 ayrı sette çekilmiş ve Türkiye’de bir kitap için çekilen ilk büyük prodüksiyonlu projeymiş.

Arka Kapak:

Birkaç kitabın arkasını çevirip bakıyorsun ve yine kendini arıyorsun. Yaşamında yapmak isteyip de yapmadığın ya da yapamadığın ne kadar çok şey var. Oysa istemediğin birçok şeyi yaşadın ve yaşamaya devam ediyorsun. Peki ya sen kimsin? Gerçekten ne istiyorsun?
Seni tanıyorum.Kırgınlıklarını, hayal kırıklıklarını, hayallerini, yaşadıklarını ve yaşayacaklarını biliyorum. Çünkü, elinde tuttuğun bu kitabı sen yazdın.
Her gün onlarca role girerken, kendi kuklalarımızı yaratıyoruz. Kendimizden yarattığımız, günlük hayatta oynattığımız onlarca kukla. Her rolün bir kuklası var. Bir insanın, bin farklı yansıması...

Bir bedende kaç kişisin?

Bu kez benim yaşadıklarımda, seni sana anlattım.

Seni, bugüne kadar yaşamadığın bir yolculuğa davet ediyorum. Bittiğinde dünya bambaşka olacak.

Bu sefer kendin için bir şey yap. Hiç değilse bir kez bu kadar düşünme...

Eğer istersen benimle gel.

28 Ocak 2012 Cumartesi

Her şey "Rüya"ile Başladı

Her şey bir rüyayla başladı.O hatırlayamadığım rüyalarımla,dinlemediğim belki de korktuğum rüyalarımla...

Bir gece rüyamda "rehber rüyalar"diye bir kitap gördüm.Bu kitap vardı biliyordum ama bana onu hatırlatacak hiç bir şey yoktu.Sonraki 2 gün kitabı aramakla geçti.Taksim D&R da tek bir tane kalmış aldım başaldım okumaya.Hala bitiremedim.bitirmek istemedim az kaldı.Ama yine bir kez daha okuyacağım sanırım ya da ara ara dönüşler yapacağım.

Sonraki gece bir rüya daha gördüm.Biriyle tanışmışım ve o sıradı eski geldi.Şaşırdım eskiyle nereden tanışıyorlar diye.Eski gelince tanışacağım çocuk gitti.Eski geldiğinde ben yere oturmuştum.Ne kadar da uzun ne kadar iri diye düşünürken söyleyiverdim "sen hep böyle iri miydin diye"güldü...sonra bir köpek geldi .Şirin mi şirin bir golden.Hoplayıp zıplıyordu sevmek istiyordum ama yakalayamıyordum elimi her uzattığımda dişliyordu ama ısırmıyordu.Tanışacağım çocuk gelip "ısırmaz o onun dişleri çok küçük korkma "dedi.Ellerim kırmızıydı ama hiç diş izi yoktu sonra o gitti.Köpek dizlerime oturdu.Sevmeye başladım onu.Bir ara elimi patilerinin arasına alıp ağlamaya başladı.niye ağladığını sorduğumda "çünkü çok yalnızım ben,yalnızım"dedi.Hayır değilsin yalnız derken bir an duraksadım.ama ben de yalnızım niye öyle diyorum ki dedim.Sonra eski geldi "iyi misin?"diye telaşla sordu.İyi olduğunu söylediğimde de koşarak uzaklaştı.Acaba eskisi gibi seviyor muyum diye içimden geçirdim.Hayır sevmiyorum dedim...

Onu o kadar dev görmem ve kendimi yere oturmuş görmem onlayken kendimi küçültüp küçültüp yok saydığımdan olsa gerek.Dişleme çalışan köpek aslında bizi ayırmaya çalışan ve ilk çatırdamada aramıza sızan "onlar "olsa gerek.Evet zarar verdiler ama bir yere kadar.O tanışacağım kimdi kimi geri çevirdim bilmiyorum.Zaten varsa yazımda gelip beni bulur.

Sonraki geceden hatırladığım yerden fışkıran su.Yerden fışkırmaya çalışıyor ben ısrarla yok olmaz çeşmeyi bu tarafa çekeyim boşuna çıkmasın dışarı diyorum.Su;bolluk ,bereket,arınma,coşku benim için.Hayatımda sadece ihtiyacım olduğunu düşündüğüm zamanlarda değil her an her saniye her bilinmezlikte bunlarla yaşamaya kendimi açmam için bir işaretti sanırım.

Ve dün gece;düşüyorum biri tutup kaldırıyor,düzgün yürü diyor.İki adım atıyor gene düşüyorum düz yolda tutup gene çekiştirerek kaldırıyor biri.Yürüyemem diyorum,yürüyebilirsin diyor.Dün kendimi ötelemek,potansiyelimi tam kullanamamakla ve aslında çok şeye sahipken şükretmemekle ilgili bir konuşmaya dahil olmuştum.Aslında yürüyebilirim hayatta hem de el tutmadan.Bugün kitapta şu sözleri okudum "Acıyı,hayatımdaki acıları fazla büyütüp onlara tutunuyorum.Böylece hayallerimin gerçekleşmesini erteliyor ve başarılı olamıyorum.Kendin olma niyeti artık harekete geçmeli"

Yaşadığım hiç bir şeye pişman değilim.Hepsi benim bir parçam.Belki de artık hep baktığım yerlerden kafamı çevirip başka resimlerin ayrıntılarına bakmalı.Yeni renkler görmeli,yeni desenler...Olanın,görünenin hep hayrıma olduğunu bilerek görünmeyen yardımcılarımla beraber uyur uyanık tüm rüyaların mutluluğuna....Güzel düşlere uyuyup uyanalım.

26 Ocak 2012 Perşembe

Öpüşürken korkusu birşeylerin,sevgimize ilk hüznü getirdi...

Bir boşluğa düşersin bir boşluktan,biriktirip yeniden atlamak için...

Öpüşürken korkusu birşeylerin ...Sevgimize ilk hüznü getirdi biraz...

 Ne güzel geçmişti bütün bir yaz
Başımda kavak yelleri esen o yaş
Bense hanımeli kadar beyaz
Çalmıştınız kalbimi bilmeden biraz

Nasılda koşuşurduk bahçelerde
Şarkı söylerdik mehtaplı gecelerde
Sen bana ben sana komşu evlerde
Kök sarmaşıklar gibi sarıldık o yaz

Eline değerdi safça elim
seninse arardı beni gözlerin
Öpüşürken korkusu birşeylerin
Sevgimize ilk hüznü getirdi biraz

Çocuk kalbimize dolan gamlar
Oturup ağlamıştık sessiz çardakta
Çaresiz erken inen akşamı
Veda edip ayrıldık biterken o yaz

25 Ocak 2012 Çarşamba

Sadece Düşünmek Öğrenmeyi Engeller

"İnsan araba kullanmayı koltukta oturup düşünerek değil, araba kullanarak öğrenir. Bu durumda sadece düşünmek öğrenmeyi engeller."

( Paramahamsa Yogaçarya Maha Yogi)

Hep düşünüp de bir türlü adım atamamanın ne kadar zaman kaybı olduğunu bizzat öğrenmiş bulunmaktayım.Eğer aklıma esip de arabayı alıp, bir başıma, hiç sevmediğim ve yollarını bilmediğim o seminer yerine gitmeseydim hala hayatımda bir şeyleri erteleyecektim.Hep iki seçenek var aslında.Sadece düşünürken bir şeyleri ,düşünüp de eyleme geçirenleri izler oluyorum hayatımda.Hem de pek çok şeyi başarabilecek potansiyel varken.Ama aklıma geleni o dakika da yapınca o, öyle bir güven öyle bir gaz oldu ki bana bu gazla tatilime bomba gibi başladım valla :)

Neleri ne sebeple veya bahaneyle ertelersem erteleyeyim "bugünler" hep "dünlerle" besleniyor.Bugüne kattıklarımla yarınlarımda daha da mutlu olacağım.

Allah'ım biliyorum bu güç,bu güven hep içimde.Senin bir parçanım ve her şeye sahibim.Lütfen bunu unutmama izin verme ...

Ya tozu dumana katacaksın ya tozu dumanı yutacaksın...:)

23 Ocak 2012 Pazartesi

Kitap:Nefes Mutluluğa Giden Yol

Okuyup da "işte bu tam aradığım kitap,bu başka bir kitap,mutlaka okunmalı,arada bir sayfalar karıştırılmalı,sevdiğim cümleler deftere not edilmeli" demeden geçtiğim kitap sayısının az olması şanslı olduğumdan mıdır , yoksa o anki ihtiyaca uygun kitap seçme becerimden mi bilemiyorum:) Altı çizili yazıların kaybolmaması ,arada hatırlanması için buraya da yazmaya karar verdim.

Nevşah Fidan'ın "Nefes,Mutluluğa Giden Yol"undan :

*Yaşam bir tecrübe.Basit Bir film.Çözülmesi,anlaşılması gerekmiyor.Sadece izlenmesi gerekiyor

*Güven bir kişinin büyümesine,genişlemesine destek olmak demek.Birine güvendiğiniz zaman ona tüm kapıları açıyoruz."ben yokum artık sadece sen varsın,istediğini yap" diyoruz.Ego yok oluyor,sevgi şefkat ve anlayış kalıyor.

*Mucizeler pozitif düşünerek değil,pozitif varoluşla mümkün.

*Kazananlar oyunu oynar,kaybedenler şikayet eder

*..özgürce anı yaşayıp yaşamı olduğu gib kabul edip kendimize yatırım  yapalım.Ayrılmayacağımız,yok olmayacak tek gerçeğe,ruhumuza...

*Yarın ölecekmişsin gibi yaşa,hiç ölmeyecekmişsin gibi sev.

*Her seyahat bir yaşam hikayesidir

*FAVORİM:Seyahat ederken son derece hassas bir pozisyona geçiyoruz.Hatta çaresiz.Bir bebek gibi nereye gittiğimizi,ne ile karşılağımızı bilmiyoruz.Hatta çoğu zaman konuşulanları bile anlamıyoruz.Bu hassas durumda rahat bir şekilde,ne olursa olsun her şeye güvenerek kalabiliyorsanız siz,"OL"dunuz demektir!"YAPMA" durumundan "OL"ma durumuna geçtiniz...

Devamı kitapta...

20 Ocak 2012 Cuma

Bilmek İstiyorum...

Bilmek istiyorum geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. neyi özlediğini, kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum.

Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor. aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için bir aptal gibi görünme riskini göze alıp  almayacağını bilmek istiyorum.

Ay’ının etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor. Kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığın, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum.

Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek istiyorum..

Benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sınırlılığını hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum.

Bana anlattığın hikayenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor. Kendi kendine dürüst olmak için bir başkasını hayal kırıklığına uğratıp uğratamayacağını; ihanetin suçlamasına dayanıp, kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini bilmek istiyorum.

Güvenebilir ve güvenilebilir olup olamayacağını bilmek istiyorum.

Her gün sevimli olmasa da güzelliği görüp göremeyeceğini bilmek istiyorum.

Benim ve kendi hatalarınla yaşayıp yaşayamayacağını; bir gölün kenarında durup gümüş ay’a “evet!” diye bağırıp bağırmayacağını bilmek istiyorum.

Nerede yaşadığın ya da ne kadar paran olduğun beni ilgilendirmiyor. keder ve umutsuzlukla geçen bir gecenin ardından, yorgun, bitap da olsan, çocuklar için yapılması gerekenleri yapıp yapmayacağını bilmek istiyorum.

Kim olduğun, buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor. Çekinmeden benimle ateşin ortasında durup durmayacağını bilmek istiyorum.

Nerede, kiminle, ne okuduğun beni ilgilendirmiyor. Diğer her şey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum.

Kendinle yalnız kalıp kalamadığını, ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum...

Oriah Mountian Dreamer

Dikkat Dikkat! Evrene Mesajım Var!!!!

Sevgili Evren,

Sana bugün çok kıl olduğumu söylemek isterim.Benim yolladığım pozitif mesajları algılamakta neden güçlük çektiğiini şahsen çok merak ediyorum.Şöyle ki;"güvenilir,aşk dolu,yakışıklı,zengin,eğlenceli,yazlığı kışlığı olan yatı olmasa da arabası olan,iyi bir ailesi olan,çocukları seven,gezmeyi seven vb bilumum özelliklere sahip hayırlı bir damat nasib eyle anneciğime" diye sana yolladığım pozitif mesajları duymuyorsun da ne diye seminer zamanında katılmak istediğim semineri,
1.tatil zamanında
2.zorunlu  olarak katılımlı
3.Herkesin göz koyduğu 15günlük tatilimin 1 haftasını harcamak zorunda kalacağım bir zaman diliminde yapıyorsun?

Kabul edeceksen dileklerimi, yolladığım öbür mesajlara da-ki bence çok aciliyetleri var yalnızlıktan ölmemem için- bir göz at. Diğerleri hep spama düşüyor sanırsam :P Pehhhh!!!

Güzün Kızı has poked you:)Akıllı ol,uslu ol, mesaj kutunu aç

17 Ocak 2012 Salı

Koca bir boşluk içimde saklanan...

Kocaman ,kalabalık dünyada bir başıma yapayalnız hissediyorum kendimi.Nedir bu içimdeki boşluk?Niye adını koyamıyorum?Ne yapmam gerekiyor?Kendimi dinlemekten ve çözmeye çalışmaktan sıkıldım.Aslında keyifli de bir gündü.Ama o koca boşluk hep vardı.Onu hep hissettim:(( Hayat paylaşınca güzel lal la lal lal la diye şarkı söyleyeceğim günler gelecek mi?Hep "hadi gel artık"mı diyeceğim bilmiyorum...

10 gündür evdeyim dışarı mecburiyet dışında çıkmıyorum.Arkadaşlarımla görüşmüyorum.Kimseyle görüşecek halimde yok.Zaten evlenenlerle yada sevgili olanlarla artık aynı frekansta yayın yapamıyorum.Dolayısıyla görüşmek bile istemiyorum:(( Eskisi bitti yenisi gelemedi...Bu boşluk nasıl dolar?...

15 Ocak 2012 Pazar

TÜM BLOGGERLARIN DİKKATİNE!!!!!

Arkadaşlar bana ve birkaç arkadaşıma daha aşağıda yayınlayacağım gibi bir mail geldi.Ucuz,basit hatta bayağı bir reklam olduğunu düşünüyorum.Kendilerinde tıklanma sayısını falan arttıracaklar bedavaya reklam yapacaklarını düşünüyorlar ki ben de neyin nesidir diye baktım gayet tabi.

Mail aynen aşağıdaki gibi.Bunun burç,okunan yazı ve yazıdaki cümle kısmını değiştirip bloggerlara yolluyor uyanık(!) arkadaş.Herkese aynı metin gidiyor yemeyelim.Yok aynı burçtanmış,yok blog çok güzelmiş, yok bir saat işi olduğu halde ayrılamamış.Annem bi de gel balkonda seranat yap:p
Aman böylelerine prim vermeyin ve sizler de bloglarınızda duyurun.


 Güzel blog! Merhabalar:)
Guzel blogunuz guzunkiziyim.blogspot.com icin tesekkur ediyorum.
Birinci post "EngelSİZSİNİZ...Ya dünya böyle olsaydı!!!" okuduğumda bir saat boyunce memnuniyetle blogdeydim:) Her şeyi çok ilginç ve kolay yazılmıştır. En beğendiğim post"Dünyanın en pahalı ayakkabısı".
Jooble şirketinde çalışıyorum, bütün dünyada iş ilanları ile ilgili teklifleri toplıyoruz. Blogcularıyla sitemizin bağlantısının yerleştirmesi hususunda konuşuyorum.Böyle işim var. Şirketimdeki kolektif çok iyi bunun için işimi seviyorum, maalesef, bağlantımızı blogcuların yerleştirmesini ne yapabileceğimi bilmiyorum. Bunu yapmazsam işten çıkarılacağından korkuyorum:( Şimdilik türlü türlü blogculara binlerce mektup göndermesine rağmen 1 saat boyunce blogunuzu okudum. Açıkçası, "Turkey" "jooble-tr.com" için bağlantımızın blogunuza uygun olacağını emin değilim. Eğer bu konuda yardımcı olursanız desteğiniz için çok teşekkür edeceğim. Bu güzel site ve iş arayanlarına çok yardım ediyor. Size iyi çalışmalar dilerim! İyi blogunuz için sağ olun. Daha fazla yazın.
P.S. Sen "Terazi burcu" burcundan mısın? Ben de "Terazi burcu" burcundanım :)  Saygılarımla,
Birkay Koray
Account Manager
Tel: +44 (0) 800 098 8516
E-mail: bk@jooble.com
Skype: birkay.koray

13 Ocak 2012 Cuma

Kanserli Çocuklara Umut İçin Kel Barbieler


90' lı yıllardan beri kız çocuklarının bir numaralı gözdesi olan barbie bir sosyal sorumluluk projesi başaltmış.Kanser tedavisi gören çocuklara umut aşılamak,moral vermek için kel Barbieler üretimine başlamış.Kanser hastası kızlarının durumlarına üzülen Rebecca Sypin ve Jane Bingham tarafından tasarlanmış.Saçları olmasa da bebeklerin güzel olabileceği ve var olabilceğinin altı çizilerek çocukların kendilerini dışlanmış hissetmemeleri sağlanmaya çalışıcakmış.Hani hep deriz ya çaresizlik en zor şey bu hayatta diye.

Bakıyorum da o zorluklarla yaşarken bile insan isterse neler neler üretebiliyor.Çok başarılı bir proje, bir de facebook destek sayfası var.Paylaşırsanız belki kanser tedavisi gören bir kızımızın annesi görür.O kızına alır.Sonra o kız umutla dolar,iyileşir.Başka kanser hastalarına destek olur.Toplumda üreten,yararlı bir birey olur.Ve belki de o hiç tanımadığınız bir kız çocuğu sizin hayatınızı kurtaran bir doktor,çocuğunuzu emanet ettiğiniz bir öğretmen yani hayatınıza dokunan bir "birey" olur

www.facebook.com/BeautifulandBaldBarbie

12 Ocak 2012 Perşembe

Devam mı tamam mı günleri

Bu günler öyle günler ki 2012 nin yeni yılın gazıyla aldığın kararları ya uygulamaya devam edecektin yada cayacaksın.Tam bununla ilgili bir şeyler yazarken doz büyücüsünde rastladım benzer bir yazıya.

Spora düzenli gitme kararımda cok basarılı olamadım:( ben hasta oldum,annem hasta oldu,dönem sonu olduğu için işlerim çoğaldı vb haklı olduğumu düşündüğüm sebeplerim var(haklı mıyım ki?)

Hasta olunca huysuz ,keyifsiz oluyorum az biraz.Enerjim düşüktü.Bir de hastalıkların duygusal sebepleri olduğuna delicesine inanan ve bunu bizzat deneyimleyen biri olduğum için ruh halimdeki çalkalanmalar konusunda da error vermeye başlamışım sanırım.:P

Ama ama ama neyseki bugün artık hemen toparlanmalıyım diye kendimi bir dürttüm.Post yazmam da bunun ilanıdır işte:)

Ve kendi kısa, dersi çoook büyük bir yazı...

Sen dua edersin ama kabul olmuyor sanarsın!
Ekmek almak için bir fırına gidersin
Beklerken fırıncı ile bir sohbet başlar
Ve fırıncının hoşuna gidersin, hoş sohbetsin ya…
Fırıncı başkalarına istediğini verip acele ile gönderir
  Bu arada sen istediğini alamadığın için sıkılmaya başlarsın
Ama bilmezsin ki
Fırıncı daha yeni pişmiş en güzel ekmeği verecek.."
-Hz.Mevlana

9 Ocak 2012 Pazartesi

Fotografium Blog 1. oluncaaaa

Fotografium Canon 600D profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor!

Yarışmaya katılarak Canon 600D Kit, Manfrotto 055XProb tripod ve Kata123Go-30 fotoğraf çantası kazanma şansı yakalayın! http://blog.fotografium.com/fotografium-canon-600d-hediye-ediyor/ sayfasını ziyaret ederek yarışma hakkında diğer bilgilere ulaşabilirsiniz.


Hediyeler

7 Ocak 2012 Cumartesi

Kurtuluş Son Durak

Bu öyle bir film ki herkes ama herkes izlemeli.Kadını,erkeği,genci,yaşlısı..o kadar bizden o kadar duyduğumuz,gördüğümüz ,bildiğimiz ya da hiç başımıza gelmez diye yok saydığımız gerçekler suratımıza suratımıza vuruyorki bu filmde.Hayatımda ilk kez "güldürürken düşündüren film"sözünün ne anlama geldiğini bizzat deneyimlemiş oldum.

Filmde sıradan bir mahallede yaşayan altı kadının hikayeleri var.Eylem, mahalleye yeni taşınan bir psikolog.Evlenmek üzereyken "henüz hazır değilim"gibi bir sebep yüzünden terkedilen bir kadın.Vartanuş ,abileri yüzünden hasta babasına bakmak için ömrünü adamış bir kadın.Goncagül,pavyondan bir mafya babası sayesinde kurtulduğunu sanan ve altı senedir o adamın onunla evleneceğini uman bir kadın.Gülnur,maddi olanaksızlıklardan dolayı onu her gece döven bir adama katlanan bir kadın.Tülay,annesi Gülnur'un yediği her tokadı içine işleyen nefret dolu bir genç kadın.Füsun da hayatı tozpembe görmek için idare eşini idare eden bir kadın.Tüm bu kadın hikayeleri öyle iç içe geçiyor, kadınları öyle tek çatı altında topluyor ki" işte kadın isterse neler yaparı"gülümseyerek izliyorsunuz.

Bir kadının en büyük düşmanı niye yine bir kadın olsun.Biz birbirimize destek olursak;bugun benim yarın senin veya bir dostumuzun,komşumuzun yaşadıklarını kimse yaşamak zorunda kalmaz.Özellikle kadınların mutlaka izlemesi gereken bir film.Filmde de dendiği gibi" Şiddetin her türlüsü kötüdür.Ve biz şiddetin her türlüsüne karşıyız.Erkeklerin şiddetine karşı şiddetle değil ;güçlü olarak,kendimize iyi bakarak,iyi yaşayarak ve birbirimize destek olarak durabiliriz."

4 Ocak 2012 Çarşamba

Binlerce sticker binlerce çocuğa verilirseeee...

Avustralya Queensland sanat galerisinde bembeyaz dayalı döşeli bir oda düşünün.Ve o odanın iki haftalığına minik ziyaretçilere açıldığını.Bir de o miniklerin ellerine rengarenk birbirinden farklı büyüklüklerde nokta stickerlar verildiğini...Ne mi olur? Buyurun bakın adım adım neler oluyor:)...İşte yaratıcılık:





Günaydın Sözü:)

Bugün oyun oyna.Bir çocuk gibi muzip ya da şakacı olan seni açığa çıkar.Bırak o "sen" biraz eğlensin....

(melek ajandasından günümün sözü Beki İkala:)

1 Ocak 2012 Pazar

Ödül aldıııııımm:))Ve yeni yılın ilk ödülleri

Blog dünyasına yeni girdim.Fırsat buldukça okuyor okuyor ,elimden geldiğince de yorum bırakmaya çalışıyorum.Çok severek takip ettiğim, hatta bazen okuduğum yazılarını tekrar dönüp baktığım bloglar var benim..Böyle biriyim ben işte ,kendimden bir şeyler bulmaya göreyim.Kitap,köşe yazısı,blog postu demem ihtiyacım her olduğunda dönüp bir daha bakarım.Hatırlatırım kendime başka hayatların varlığını,benzerliğini ve bir o kadar da bambaşkalığını...Buralarda yazışırken ,paylaşırken  bazen farkına varmadan birbirimizin hayatına öyle bir dokunuyoruz ki "bu mudur işte budur!"diye konuşurken buluyorum kendimi.Mesaj vermek yönlendirmek,zorlamak,baskı yapmak yok.Sadece insanın kendini yazması bile bazen ,okunması en keyifli kitapları okumak gibi oluyor.Hani her hayat bir hikaye derler ya,gerçekten öyle olmasaydı bu kadar hikayenin kesiştiği yollar olmazdı diye düşünüyorum.

Sevgili Dozbüyücüsü ödüllendirmiş beni..Sevdiğim,takip ettiğim hayatlardan.Çok çok teşekkür ediyorum buradan ona.Bu benim ilk ödülüm :)Yeni yılda daha çok takiple ,daha çok dokunarak insanlara yaşama kararı aldım.Bunu da buradan devam ettireceğim.

Şimdi ben de 10 blogu ödüllendireceğim.Kural ödül aldığınız blogun linkini vermek ve 10 blogu ödüllendirmek:)

İşte ödüllerimin sahipleri:)
Sevgili Maceraperest

Sevgili Burcu

Sevgili Amak-ı Hayal

Sevgili Ömrümde Yeni Bir Nefes

Sevgili Yolun Neresindeyim

Sevgili Buram buram Kekik Kokusu

Sevgili Halenin Haresi

Sevgili İç Dünyamın Başkenti

Sevgili İçimden Geldiği Gibi

Sevgili Hayatın Kendisi