28 Şubat 2012 Salı

Hastalık iyileşmeye giden yol

Zıtları birleştirmeye cesaret etmeden önce ,ayırt etmeyi ve bölünmeyi öğrenmek zorundayız.İnsan,ruhunun en karanlık gecesinde ve en derin ümitsizliğinde ,kendinin ışığını bulabilmek için maddesel dünyadaki kutuplaşmanın derinliklerine,bedenselliğe,hastalığa,suça ve günaha inmek zorundadır.Bu ışık,onun eziyet ve acıdan geçen yolunun.anlamlı bir oyun olarak görmesini sağlayacak ve zaten her zaman var olduğu yerde,birlikte kendisini yeniden bulmasına yardım edecektir.

İyiyi ve Kötüyü tanıdım,Günahı ve Fazileti,Haklıyı ve Haksızı;Yargıladım ve Yargılandım;Doğumdan ve Ölümden geçtim;Sevinçten ve Kederden;Cennetten ve Cehennemden;ve en sonunda anladım ki,Ben her şeyle "Bir"im ve her şey benim içimde.

Hastalık iyileşmeye giden yoldur derken ;hastalığı sevmeye,kendine iyi davranmaya,her şeyin bir sebebi olduğunu anlamaya çalışmaca...

26 Şubat 2012 Pazar

Gönderilmeyecekler Postası

Yokluğunda, varlığının hayalleriyle geçen günlerden bugünde yaptım işte,tıklayıverdim  engelimi kaldırdığın sayfanı.

Ne gördümveya ne görecektim umrumda mı?Değil.Sadece görmek istedim ve özlemdi..Tüm kontrol manyaklığımı, kuralları tabuları yıkıp bir bakış atmaktı.Belki hiç fark etmeyeceğindir, belki fark edip "unutamadı" diyeceğindir belki dalga geçecegin, belki gurur kaynağın...

Ama benim için sadece özlemdi.Bir de bilmem kaç yıl öncesinde yaptığım gibi bir kaçamaktı.Ne zamandı hatırlamıyorum bile.Kolyelere,yüzüklere bakarken o yüzükler arasından bir tek taş öyle bir parlamıştı ki alıp takıvermiştim parmağıma.Görmek istemiştim bir kere, nasıl olurdu diye sensiz günlerden birinde.Ama öyle bir hızla takıp çıkarmıştım ki görevli kız bir tuhaf bakmıştı bana.Sanki kötü bir şey yapıyormuşum gibi. Kimbilir belki çalmaya çalıştığımı ve yakalandığımı falan düşünmüştür.Oysa ben çalmak ne de yakalanmak istiyordum.Sadece  yakalamak istemiştim aşkı.Hani o;birşey beklersem,senden birşey istersem seni kaybederim korkusu var yaaaa..O,o kadar içime içime işlemiş ki sahte,uyduruk üç liralık yüzüğü bile kendime değer görmedim o gün,korktum hızla çıkardım.Sanki ucunda seni kaybetmek vardı.Bugün aynı korkuyla-ya görürse,ya anlarsalarla-tıkladım bir kaç saniye baktım ve aynı hızla ve korkuyla kapatıverdim sayfanı.

Saçma,anlamsız,hüzünlü,özlemli,yalnız,karmaşık,üzgün,gözü yaşlı birşeyler işte...

Mazeretin bittiği yer...Nick Vujicic

Tüm pazarımı öfleyerek,ağrılarla,yapmam gerekenleri erteleyerek,söylenerek,sızlanarak,keyifsiz geçirdim.Sonra çok yalnız hissettim,sonra değersiz sonra şanssız...Ama en sonra bu videoyu izledim.Tüm dengeler bir anda alt üst oldu...

Nick Vujicic 1982 yılında Avusturalya da doğmuş, 2007 yılında Amerika-Kaliforniya'ya taşınmış bir engelli.

Doğuştan kolsuz, bacaksız olan Nick, halen Amerika'da Life Without Limbs derneğinin başkanlığını yapıyor.

Nick aynı zamanda dünyayı dolaşan, televizyon, radyo programlarına katılan, gençlere, çocuklara, iş insanlarına, engellilere moral, motivasyon, cesaret aşılayan ünlü bir konuşmacı.

Adeta "yapamam, ama nasıl?, fakat şanssızım, lakin kimse elimden tutmadı" diyen insanlara sarsıcı bir tokat gibi...

Onu tanıtan sayfasının son cümlesi ise çok etkileyici; "Tanrı dünyadaki elleri ve kolları olarak kolsuz bacaksız bir adamı kullanabiliyorsa, istekli bir kalbi haydi haydi kullanır"...


 

24 Şubat 2012 Cuma

Altı Çizili Satırlar:Bin Yüz Bir İnsan

"Bin yüz bir insan" adlı kitapta daha okumadan ilgimi çekenleri buraya yazmıştım.Çok beğenip ,sindire sindire okuduğum kitaplardan biri oldu.Kitaptan altı çizili satırlar:

*İnsanların seni nasıl tanımlamasını istersin?Bil ki bunu cevaplarken kendini nasıl ortaya koyarsan onlar da seni öyle tanımlayacaklar.Kendini öyle bir ortaya koy ki ,yoruma gerek kalmasın...
*Aynı anda 10 kişi aynı yere bakarken,o yerde 10 ayrı gerçeklik doğar.Senin gerçekliğin ,senin kaderini yaratır.Sonuçta dünyayı kendin gibi algılarsın.Bundan sıyrılabildiğin gün de gerçekten"gerçek"ile tanışırsın.
*Dünya bir yap boz ve sen o yap boz da önemli bir parçasın.Bir parça eksik olursa yap boz tamamlanmaz.
*Bildiğin,deneyimlediğin şeyleri yeniden yaşamak güvenlidir,korkulara  kalkandır.Deneyimlediğini,bildiğini sürekli kılma ise rutindir,eşiği atlayamamaktır.Yaşadığını hissettiğin ve öğrendiğin anlar ,bilinmeyenle buluştuğun anlar olacak.Yeni şeyler dene,alternatiflere bak.
*İki kişinin birbirine yaslanması ve iç içe geçmesi bize iyi bir şey olarak öğretildi.Oysa,iki bireyin birbirine yaslanmadan çok,yan yana durabilmesidir önemli olan...
*Bugüne kadar yaşadıkların bugünkü seni yarattı.Tüm geçmişine sahip çıkarak,şimdi bugün yeniden başlayabilirsin.Geç olabilmesi için ne kadar zaman kaldığını bilmen gerekiyor.Ama bilemem,bilmiyorum,kimse bilemez,sen de bilmiyorsun...
*Hiç bir zaman geç değil.Gerekli koşullar oluştuğunda ,olması gereken her şey oluyor.

22 Şubat 2012 Çarşamba

Tüm Dileklerim Seninle

TÜM DİLEKLERIM SENİNLE OLSUN ..

Sana, her şeyi paylaşabileceğin biriyle, birlikte olma mutluluğu dilerim..


Her zaman olmasa da en istediğin zamanlarda, bulduğuna değil umduğuna sahip olmani dilerim..
Kötü günlerde senin elinden tutacak kadar cok mutlu anıların olmasini dilerim..

UMARIM Kapıyı zamanında açıp telefon son kez çalmadan önce yetişirsin..
Lüks bir lokantada adlarını ilk kezduyduğun yemekler arasından hoşuna gidecek olanı seçersin..
Cebinde her zaman eve dönecek kadar paran olur..
Birileri icin vazgecilmez olursun..

Kışlık ceketinin cebinde hatırı sayılır miktarda para bulursun..
Banka hesabin hep çoğalir..
Neler yapabildiğine kendinde şaşırır, bir hayale değil,gerçek birine aşık olursun..
Tam istediğin yanıtı alırsın..
Acik, akillara kazınan, güçlü.. Hem de anında..

GÜÇLÜLÜK VE CESARET
Senin icin dileyeceğim bir dilek gercekleşecek olsa,once ne isteyeceğimi şaşırırdım..
Güzellik tehlikeli ..Bilgeligin kazanilmasi gerekir,
Ask ise senin bileceğn bir iş..
Ama sonunda eminim ki bunlardan da iyi bir sey seçerdim ; Cesaret..
Umarım aşkın bedelini asla kendini ezdirerek ödemezsin..
Umarin bütün zorbaların hakkından gelir,başın dik olarak yürüme gücünü bulursun..
Verici olmak büyük mutluluktur..Ancak hep ama hep vermek aklı ve yüreği kurutur..
Çay bahçesinde, resim galerisinde, kırlarda..
Nerede olursan ol, birazda almasını bil..
Bırak kuşlar, resimler, kitaplar, gerçek dostlar canına can katsın..
Biz insanlarin beslenmesi gerek..

MUTLULUKLAR, SEViNÇLER
Adresini yitirdiğin bir dostundan mektup gelmesi;
Sana gereksinimi olan birinin seni görünce gözlerinin gülmesi;
Ektiğin tohumların filizlenmesi; yitirdiğin bir şeyin taşınırken bulunması;
Güneşin ilk ışıklari, sabah kuşlarin cıvıltısı,
Yağmurdan sonra buram buram toprak kokması;
Sevdiğin insanın karşına çıkması;
Yağmurda el ele yürüyüş;
Toprağın, tohumların uyanışı..
Düşünme,düşünülme;
Sevme, sevilme..
Düğün,dernek..
Kız çocuk, erkek çocuk..
Büyümeleri gelişmeleri..
Onların mutluluğunu görmek..
Torunları kucaklamak,
onlarla çocuklaşmak,
yeniden yaşamak geçmişi,
iste sevinçler, işte mutluluklar..Doyasıya yaşamak gerek..
Eğer olanağım olsa seni bütün üzüntülerden korurdum..

VE ŞUNLARI ;
Heyecanla beklediğin telefonun yanlış numara çıkmasını,
Pahalı bir ambalaj içindeki hediyenin hoşlanmadığın kokular salmasını,
Buyuk ikramiyeyi bir numara ile kacirmani,
Karşılıklı sandığın sevginin karşılıksız çıkmasını,
Tatilde cektiğin fotografların yanmasini,
Uzaktan kuş diye sevgi ile baktığın şeyin aslında ağacın dalında asılı kalmış bir çorap olmasını
ve aşkın da biten bir sey olduğunu tatmanı HiÇ iSTEMEZDiM.

ZOR GÜNLER ;
Acıların yorumunu yapmak anlamsızdır..
Hiçbir zaman geriye dönülmez..
Hiçbir büyü olanları değistiremez, suç kimsenin değildir..
Aldığın yaralar ne denli derin olursa olsun, yüreğinde sakladığın keyifli anları, küçük mutlulukları unutma..
Kendine zaman tanı, nasıl olsa bu da geçer,gider..
Yitirmek bizi tüketir. Ama yüreğine acıları gömmeyi öğrenmelisin..
Yaşam seni yeniliyecektir..inan bana..
Geçmişi ardında bırakmanin ve her şeye yeniden başlamanın sağladığı mutluluğu yaşamanı isterim..
Bütün başarısızlıkları, kederleri, kötü yazgılari senden uzak tutabilsem keşke; ama o zaman yaşamin kendisinden uzak düşerdin..
Mutluluk kadar kalp acılari, yürek sancılarıdır bizi canlı kılan ve yeniden yaşama bağlayan..
Mutluluğu sakınarak sürdür; ödünç alınmıştır cünkü..

NEREYE GiDERSEN GiT
Yürüdüğün o bildik yolda yeni başlangıçlar olacaktır..Korkular, kuşkularla dolu zorluklar yaşanacaktır.. Mutlu saskınlıklar da olacaktır..
Bir dönemeçte dünya ayaklarının altında uzanacak , bir diğerinde derin vadiler karşılayacaktir seni..
Yürüdükçe yeni tatlar, yeni kokular, yeni dokunuşlar kesecek yolunu..
Bu sectiğin yol senin mutluluğun, senin yaşamın..
Mutluluk diliyorum..
Ancak kendi kabuğuna çekilerek yaşanan mutluluğu değil..
Rahatlık uğruna hayallerinden vazgeçerek elde edilen türden olanı da değil..
Gerçekten yapmak istediklerini yaparken yaşanacak mutluluğu..
Ya da caba gösterme riskini, verme riskini, sevme riskini goze aldığında duyulan mutlulukları...


Yazarı bilmiyorum :(bilen varsa söylerse sevinirim

19 Şubat 2012 Pazar

Hayattan Öğrendiklerim (90 yaşında)

Hayattan Öğrendiklerim

1. Mutluluğun için senden  başka sorumlu yoktur! .

2. Her yaşadığın felaketin  ardından kendine şu soruyu sor: "Beş yıl sonra  bunun benim için ne önemi olacak??"

3. Daima yaşamı seç.

4. Herkesi, herşeyi affet.

5. Başkalarının senin hakkında  ne düşündüğü seni ilgilendirmez! .

6. Zaman her imkana sahip..  Zaman tanı!

7. Durum ne kadar iyi veya kötü  olursa olsun, değişecektir..

8. Kendini fazla ciddiye alma,  kimse almıyor ki zaten!.

9. Mucizelere inan!!.

10. Allah, Yaradan olduğu için  seni seviyor. Yoksa yaptıkların ya da yapmadıkların
için değil!!

11. Hayatı denetlemeyi bırak!. Öne çık, kendi hayatını kendin yarat.

12. İki seçeneğin var  "Erken ölmek" ya da "yaşlanmak"..

13. Çocuklarınızın, yaşayacak  başka çocukluk dönemi yok!.

14. Sonuçta gerçekten önemli olan sevmiş olmandır!!.

15. Her gün dışarı çık.. Mucizeler her yerde seni bekler!.

16. Dertlerimizi bir torbaya  doldurup, milletinkilerle bir arada görsek, bizimkileri geri  toplardık..

17. Kıskançlık zaman kaybıdır.  Zaten ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz!!

18. Her şeyin en iyisini daha  yaşamadın!!.

19. Kendini nasıl hissedersen et,  kalk, giyin ve dışarı çık!

20. Yol ver!

21. Hediye paketinde olmasa bile,  hayat yine de bir hediyedir!!. "


Ohio'lu 90 yaşındaki Regina Brett'in kaleminden
Alıntıdır
 
 

14 Şubat 2012 Salı

Google'ın Doodle Aşkı

   Belki de aşk; astronotun uzaylıyla,prensesin kurbağayla,kedinin köpekle,beyazın siyahla,aynı cinsiyetlerin birbiriyle,kurabiyenin çikolatalı sütle olan uyumu ile yada tek ipi, tek kollarıyla çeviren ellerin aynı adımlarda havalara uçmasıyla güzeldir...


11 Şubat 2012 Cumartesi

ACİL!Belki bir anneyi miniğine ve aşkına kavuşturabilirsiniz

   Gamze Akbaş genç bir anne,eşine aşık bir kadın ve blogger.Ancak şu anda Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde yatıyor. Kan Grubu A RH(+) ve bizlerden yardım bekliyor. Lösemi ile savaşıyor. Doktorlar çok zamanları olmadığını söylemiş.Uygun ilik aranıyor.İlik bulunmasa bile kan vererek trombsit nakline destek olabilirsiniz.Kan grubu fark etmiyor.Çünkü gereklı kan grubuyla kan değişimi yapılabiliyor ve bunun için hiç bir ücret talep edilmiyor.


  Hepimiz başımıza her an kötü bir şeyin geleceğini biliriz de hep hiç yokmuş gibi yaşarız.Şimdi biraz daha"Farkında" olma zamanı.Ne kadar çok kişiye duyurulabilirse o kadar iyi.


Ve bir ANNE'nin kaleminden eve veda yazısı...


    Sevdiğim Emrah’ımdan dinledim bu masalı, hastalığın tekrarlandığını öğrendiğimiz günün gecesinde sabahlarken anlattı bana. Bir çocuk varmış mutluymuş o da bizim gibi, bir gün okula başlamış. Ama annesinin yanından ayrılamıyormuş hep ağlıyormuş beni tek bırakma diye. Anne eğilmiş yavrusunun gözlerine kadar, anlatmış onu ne kadar sevdiğini ve açmış avucunun içini ben senin avucuna bir öpücük konduruyorum. Bu öpücük sen ellerini yıkasan bile ellerinden akıp gitmez canım yavrum. Ne zaman bana ihtiyacın olduğunu hissedersen avcunun içine bıraktığım öpücüğü hissedeceksin.

   Bir öpücük kondurur yavrusunun minik avucunun içine anne. Şimdi parmaklarını kapat sımsıkı tut yavrum der.

   Bende öyle yaptım tıpkı canım sevgilim Emrah’ımın bana yaptığı gibi ,
Canım kocam sağ avucumu öptü doya doya defalarca kez kapat şimdi sımsıkı dedi ellerini yıkasan bile geçmez bu öpücüğün gücü.

   Canım yavrum sol avucumu öptü, bende onun iki avucunu birden öptüm, kapat annecim sımsıkı tut bu öpücüğü ellerini yıkasan bile geçmez bu öpücüğün gücü dedim. Minik parmaklar hemen kapattı sımsıkı tuttu. Kursdan dönünce bana kepçe ve traktör al tamam mı dedi.

   Sana söz veriyorum alcam annem dedim. Dedim demesine ama dediğime ben bile inanmadım

   Ayrıldım evden ağlıyarak, hıçkırarak çıktım, yutkunamadım boğazım düğüm olmuş çoktan.

   Kardeşim, annem, babam gözünüzü yaşlı bıraktım. Affedin beni. Allah size Atakan büyüyüp kendi ayakları üstünde durana kadar güç, kuvvet versin. Emrah’ımı yalnız bırakmayın sakın. Nereye tayini çıkarsa ona destek olun yalvarırım size. Gözüm arkada değil benim. Önce Allah’ıma sonra size emanet canım yavrum.

Gamze Akbaş'ın kişisel blogu :
http://atakan310309.wordpress.com/

Yıldızlı göğe bakmak bile yaşamak için yeterli

Bütün sevinç ve ümidi yok eden kader bolca gözyaşı getirse de
Bir an için başını kaldırıp çok yıldızlı bir göğe bakmak bile
Yaşamak için ayak diremeye yeterli bir sebeptir...(yazarını bilmiyorum :(

7 Şubat 2012 Salı

Doz büyülü mim

Sevgili Doz beni mimlemişti.Biraz geç oldu biliyorum:(Ve buradannn cokkk özür diliyorum gecikme için.Ama o mim öyle bir ana denk geldi ki benim de tam bu konuda kendimle kalmam gerekiyordu...

Mimin konusu "babalar ve kızları"

Ben,her gece bin kere tekmeleyerek açtığım üstümü bıkmadan usanmadan örtmeye gelen;hep iyi düşünen;kazık da yese hep tabiriyle "Taş atana ekmek at"diyen;hep doğru bildiğini yapan ve bundan asla pişman olmayan;hastaneden hastalıktan çoook korkan ,bir baş ağrısına bile gelemeyen;evde son sözü eşine bırakacak kadar kadınına değer veren;hiç kızmayan,kısıtlamayan;her yapamam dediğimde "yapabilirsin,güven kendine,herkes yapıyor sen daha iyisini yaparsın"diye beni bir çok kez gaza getirme seansları veren;ama sigarayı çok içtiği için sürekli çok büyük tartışmalar yaşayıp küs kaldığımız;her karnemde elinde gücü yettiğince aldığı hediyelerle gelen;bir anda "hadi toplanın gidiyoruz " deyip bizi olmadık zamanlarda olmadık yerlere götürüp eğlendiren ama hep de sebebini anlayamadığım ama benim de aynısını yaptığım gibi biraz mesafeli bir babanın kızıyım.

O baba 2003 kışında bir cumartesi gecesi eşini ve dostlarını alıp bir yemeğe çıktı.O gece ilk kez  o mesafeyi kırıp "Baba seni çok seviyorum"demek istedim.Hatta kapıdan çıktı tam söyleyecekken asansöre bindi.Saniyeler içinde asansörün kapısı açıldı geri döner gibi oldu gene söyleyecekken sustum,gelince söylerim dedim.Bir daha hiç gelmedi...

Her babalar gününde,her sevgililer gününde,her düğünde,her konu açıldığında hep ama hep söylediğim bir şey var.ASLA AMA ASLAAA ERTELEMEYİN SEVDİĞİNİZİ SÖYLEMEKTE.Hiç gelmez sandığımız günler aslında çok yakın.Ben hep gurur duydum o babanın küçük kızı olmaktan.Belki de gittiği için ben hep küçük kaldım,kalmak istedim.Çocukca bir umut belki bugünlere getirdiğim.

Bir mimdi bu hiç görmediğim bir blog arkadaşımdan aldığım,sayesinde bunları yazdığım.Ve belki de bunu okuyan biri de benim sayemde geç kalmadan söyler sevdiğini babasına,sevdiğine,sarılır boynuna ya da bir telefon belki.Bir mim, iki blog,takipçiler,aileler ve ertelenmeden doyasıya yaşanan sevgiler...

Hayat ertelemeye gelmez...

5 Şubat 2012 Pazar

Sorulu Cevaplı Mimmm

Sevgili Naley mimlemiş beni röportajımsı mimiyle :)Eee bana da cevaplamak düşer:)

1. Sence çok anlamlı bir söz ?
Hiç kimse seni görmüyormuş gibi DANS ET,
Daha önce hiç canın yanmamış gibi SEV,
Hiç kimse seni dinlemiyormuş gibi ŞARKI SÖYLE,
Sanki şu an cennetteymişsin gibiYAŞA
Cennette şarkı söyleyerek dans ediyor gibi ÇALIŞ

   2. Makyajında olmazsa olmazın ? 
Siyah göz kalemim,siyah eyeliner,siyah rimel
   
   3.Uyguladığın güzellik tüyosu nedir ? 
Özel olarak uyguladığım bir şey yok.Bazen gece dısarı cıktıgım da aydınlatması için göz altı ve kaş altıma beyaz simli far sürerim.
   
   4.En sevdiğin çiçek ?
Gül hep vazgeçilmez.Bazen istemeden geldi ,bazen mutlu etti,bazen yıllarca saklandı defter aralarında,bazen yolda yürüyen iki sevgilinin elinde iç çekerek izlendi.
  

   5.En nefret ettiğin şey ?
Çıkarı uğruna sevgilisini,arkadasını,dostunu,akrabasına satan-ki bence sattığı tek şey beş para etmez karakterleri-iğrenç mahluklar
  
   6. En çok sevdiğin iltifat ?
"İnanmıyorum gerçekten öğretmen misin?Ben seni öğrencisin okuyorsun falan sanmıştım.Yaşını hiç göstermiyorsun":)  hihhiih:)))


   7.Favori kitabın ? 
Çok var...İlk aklıma gelenler;Evrenden torpilim var,Nefes,Aşk kuantumu ve Duygu Asena'nın tüm kitapları.   

  8. Sana görünüş olarak yakın bulduğun ünlü ?
Kimseyi yakın falan bulmuyorum:)Ben "Sadece Ben"olrak mutluyum.Ne diye başkası üstünden prim yapayım.Hiç ihtiyacım yok:))Bir kaç kişi eski bir manken var.-O kadar ki bu ismi bulmak için googlea baktım:)-Yüksel Ak'a benzetmişti.  

  9. Herkesin çok beğendiği ama senin sevemediğin bir ürün ?
Valla converselere palyaco ayakkabısı dedim koca bir yazı conversele geçirdim,lastik bot giyenlere geldi bizim memet agalar dedim bu sene kırmızısını bulabilmek için deli oldum:)O yüzden büyük lokma ye ama söz konuşma derkeeeeeennn "ugglar ayı ayağı gibi değil mi" diye sadece soruyorum demiyorum:))

10. Şu an en çok almak istediğin kozmetik ürünü ?
Hepsinden istiyorum hepsinden:)Yeni bir fondoten,yeni dolgun kırvık gösteren bir rimel,yeni rujlar,yeni ojeler,yeni allıklar,yeni göz kalemleri,yeni parfüm bu tek -Dior'u tek geçerim.Yakın zamanda yurtdışına gidecek varsa ellerinden öpecem:))Yani "zincirlere vursalar,zamanı durdursalar, bu sevdaaaa bitmezzzz:))

Tıpkısının farklı cevapları için sevgili;Silmaril,seminin mutlu elleri,maya,icimdengeldigigibi,balbocukleri,cipsyiyemeyenkiz mimlendiniz...

3 Şubat 2012 Cuma

Yavaş yavaş ölürler...

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler,
İzzetinefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım
istemeyenler.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları
yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve
değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyen,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan
kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar
yavaş yavaş ölürler.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet
değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk
almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler.

Pablo Neruda

1 Şubat 2012 Çarşamba

SESsizzzz

Sürekli ses ses ses sessssss!!!!!

İkide bir banyoya girip cıktıktan sonra kapanmayan banyo kapısından duyulan tam sıkılmamış musluğun su sesiiiii!

Mutfakta gün boyu bitiremediğim ve sıramı saldığım bitmek bilmeyen tabak çanak sesiiii!

Yan odadan ve koridordan duyulan ,boyumun ve kilomun bilmem kac katı olan ama akılları ilkokullarda olan çocukların bitmek bilmeyen koşturma sesleriiii!

Yüksek sesle konuşulan telefon sesleriiii!

Bin kere çaldığı halde duyulmayan bin birinici kez de ancak yeri bulunduğu için açılan cep telefonları sesiiii!

Zil sesiii!

Kalabalık sesiiii!

İki de bir kapı çalmadan girilen oda kapımın kolunun sesiii!!

Bir tek sessizliğin sesi yok bir de benim.Sessizlik hem kurtulmak istediğim alışkanlık hem sadık dost sesi..

Bu istediğim hayat değilse niye ben buradayımki?

Bu hayat kimin ki?

Ben napıyorumki?