8 Şubat 2013 Cuma

Maceralı Yolculuk Part 1: Batum'dan Girne'ye

   Yağmurlu bir pazar sabahı herkesler uyurken düştüm havaalanı yollarına.İstikamet Batum...Araştırmalar yapıldı,sırtçantası hazırlandı,yol arkadaşıyla buluşuldu.Ama tuhaf bir şekilde bir de rahatlık var içimizde..

   Havaalanına gittik chenck in açılmadı geç açılacak cevabı aldık.Biz de bir kahvaltı yapalım deyip oturduk.Yarım saat sonra telefona bir mesaj geldi "uçuşunuz rüzgar nedeniyle iptal oldu" Nasıl yani ?şaka olmalı bu "derken gülsek mi ağlasak mı bilemeden soluğu kalabalık ve gürültülü bir grubun arkasında aldık.Batum'da havanın güzel olduğu , diğer havayollarının uçuşlarının devam ettiğini söyleyenler olsa da firma nuh diyor peygamber demiyor.

   Gezenti ruhlarımız vizesiz gidilebilecek her yeri araştırmaya başladı:) Yalnız firma genellikle Balkanlara uçuyor ama biz -15dereceye ve kar fırtınalarına hazırlıklı değiliz.Arkadaşlar arandı,internetten tarandı en uygun yer Bakü dedik bileti Bakü'ye çevirmeye gittik.Bu sefer firma bileti değiştirmedi bir de onun krizini yaşadık. Geriye gidilecek tek yer Lefkoşa kaldı. Biz de Lefkoşa'ya biletimizi çevirdik,yemek yedik ve Lefkoşa ile ilgili bilgi toplamaya başladık. Uçağa binip Ercan havaalanına indik.Bu sefer de taksiciler Lefkoşa'da grev olduğunu,kalacak yer bulmakta zorlanacağımızı, her yerin kapalı olduğunu ve çöplerin bile toplanmadığını söyledi.Siz "Girne'ye gidin" dediler biz de olur dedik günümüzün dördüncü rotası olan Girne'ye gittik:)

   Girne, Kıbrıs adasının ve Akdeniz’in en güzel liman şehirlerinden biri.Bir tarafta Beşparmak Dağları’nın tertemiz havası bir tarafta Akdeniz’in kokusu.Sadece bir liman kenti olmasından değil pek çok medeniyete ev sahipliği yapmasıyla da önemli bir şehir olduğunu düşünüyorum. Gerçi Kıbrıs’ta şehirlere “kaza” deniyormuş ama alışık olduğum ve kaynaklarda yazdığı üzere şehir diye anlatacağım.Girne’de ulaşım biraz sıkıntılı sadece belirli saatlerde sabit bir hat üzerinde gidip gelen minibüsler var ve bu hat gezmek isteyeceğiniz yerlere kesinlikle mesafeli.Zaten dağ ile deniz arasında bir şehir olduğundan oldukça dağınık bir yerleşim yapısına sahip. Araba kiralamak en ekonomik ulaşım ancak trafik ters yönde akıyor ve direksiyonlar sağ tarafta bulunuyor. Hatta havaalanına ilk indiğimde cep telefonuma gelen ilk mesaj trafiğin ters olduğu karşıdan karşıya geçerken ters tarafa bakmam gerektiği oldu.


 
   Girne’nin kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte M.Ö. 10. Yüzyıla kadar dayandığı düşünülüyor.Bizans,Lüzinyan,Venedik,Osmanlı medeniyetlerine gerek savaş gerek savunma gerekse dinlenme amaçlı hizmet etmiş bir şehirdir. Yaz mevsimlerinde oldukça hareketli bir hayat olsa da kışın da casinolara gelenler oldukça fazla oluyormuş. Özellikle Türkiye’den gelenler çoğunluktaymış.

 
   Girne’ye gelince ilk gezilecek yerin Girne Liman’ıdır.Yüksek dağların altında, alçak katlı eski evler,sahil cafeleri ve restaurantları ve marinasıyla tam bir Akdeniz kasabası.Limanın diğer tarafı lüks otellerin casinoların olduğu ve yazın oldukça hareketli olan kısmını oluşturuyor. Limanın en uç kıyısında Girne Kalesi bulunuyor. Kalenin Arap akınlarına karşı şehri korumak amaçlı olarak Bizanslılar tarafından yapıldığı düşünülüyor.Ardından Kıbrıs’ı ele geçiren aslan yürekli Richard’ın kaleyi Fransız Lüzinyan’lara satıp üç yüz yıllık Lüzinyan egemenliği başladığı düşünülüyor.Kale Lüzinyan’lara geçince Bizans dönemiden kalma yerlerin yanına yeni bir giriş kapısı,muhafız kuleleri,ok mazgalları ve zindanlar eklenerek savaş zamanında sığınma barış zamanında dinlenme yeri olarak kullanılmaya başlanmış.Kale Ceneviz saldırılarında zarar görünce Venediklilerce geliştirilerek korumaya alınmış ardından Fransız kralı Osmanlı’ya teslim olunca da Osmanlı himayesine girmiştir. Kale içinde işkence odasında, Lüzinyan döneminde komutana ihanet eden bir askere yapılan canlandırmalar sergileniyor.Buranın tam karşısında zindana atılıp karnına taş bağlanarak çocuğu düşürülmeye çalışan bir prensese yapılan işkenceler canlandırılıyor ; St. George kilisesi bölümünde, Bizans döneminde yapıldığı tahmin edilip önceden kale dışında olup sonradan içeri alınan bir kilise bulunuyor.Kırnı mezarları bölümünde, kazılarda çıkarılmış tunç dönemine ait kalıntılar sergileniyor. Venedik ve Lüzinyan kalesi bölümünde, Venedik ve Lüzinyan askerlerinin canlandırmaları bulunuyor. Sarnıç, dönemin su ihtiyacını karşılayan bölümüdür.

 
   Seyahat planımda birkaç saatte dört rota değiştirdiğimden notlarımı toplamam zor oluyor.Devamı yolda...
 

Hiç yorum yok: