?Oysa ne kadar basit bir denklem.İki iki daha dört gibi geliyor nedense bana.Nasıl bir zihniyettir şu anlamıyorum:
Çatlaklardan sızan ne olduğu belirsiz zihniyet:"Bu adamın tarihin birinde bu kızla bir birlikteliği olduysa benimle de pekala birlikte olabilir.Ask?Aman bu kıza da asıktı zaten , bana da olur nolcak.Hem ben halihazırda ilişkideki sorunlarını biliyorum.onları sunmam,sadece isteklerini veririm olur biter.Bir süre idare ederim acısına ortak bir iki gözyaşı bikaç oğlum bizde de şans mı var nidaları....Hımm.. yasasın konuşmaktansa susmayı seçen çiftler.Hazır bir çatlak var ben sızayım..."
Bilen,anlayan varsa bana da anlatsa?
Nette okudum ,beğendim,paylaşmak istedim...
Sadece "Kadın" Olanlar
“Güzel olan bir şey, her zaman iyi olmayabilir; ama iyi bir şey her zaman güzeldir” L'Enclos
Bazıları vardır…
Onlar sadece kadındır…
Evet, sadece kadın… Üstelik sadece kadın olarak kalmaktan son derece memnundurlar…
Eh sadece kadın olunca da hayattaki en büyük gayeleri erkek oluyor elbette…
“Ben istediğim her erkeği elde ederim!” … Bu cümleyi ilk duyduğumda dehşete kapılmamıştım, işin ciddiyetini bile anlamamıştım, bunun bir meziyet olduğunu sanacak yaştaydım o zamanlar… Sanmıştım da zaten. Bunu söyleyeni de pek becerikli bir kadın sanmıştım, gerçi becerilerini sonradan anlamıştım.
İstediğin erkek her daim elde edilecek biriyse sen değil herkes elde eder onu. Elde etmek fiilinden bu cümlede nefret ettim şu anda. Aşık olmak, sevmek, hoşlanmak gibi daha hissi fiilleri tercih ederim, ama onlar da bu iddialı cümleye girdiğinde anlamlarını yitirecekler zaten…
“Ben istediğim erkeği kendime aşık ederim” …
İyi halt edersin, madalyayı nerede takıyorlar o zaman?
Hep bir iddia ve sürekli kendinden vazgeçiş var aslında… Zira bu kadar iddianın ardından erkeğe oturup Neruda’dan şiirler okumayacaksın herhalde, “ilkbaharın kiraz ağaçlarıyla yaptığını yapmayacaksın” adama, eril düşüncenin kadını nasıl ezdiğinden de bahsetmeyeceksin sanırım… Tam da kendin eril düşünceye yakışır davranırken üstelik.
Oldu!
Bu bir meziyet değil, üzgünüm. Belki de sen sadece senin numaralarına kanacak erkekleri istiyorsundur… Her şey olabilir…
Bir adamın aklını başından almanın türlü yolları olabilir hatta demir yürekli olanlar için bile bir yol bulunabilir. Sonuçta herkesin bir zayıf noktası vardır. Zorlarsan kırılır.
Sonuç; kadının kendini sınır bilmeden sunmasıdır.
Budur yani elde etmek… Kendini tamamen feda etmekle eş değer… Erkek de geri zekalıydı, anlamayacak sanki bu numaraları…
Kadınları bir eşya, erkekleri de kandırılacak birer aptal gibi gören zihniyete tersim ben…
Kimse aptal değil…
Herkes aslında memelerin emzirmeye ve bacakların da yürümeye yaradığını biliyor… Karşısına “sadece kadın” olarak çıktığınız erkekler bir gün sizden vazgeçerler… Hepimiz insanız çünkü, zayıflıklarımızla bizi kandıranları en sonunda anlarız.
Kaç aşk böceğinin içinden ne hıyarlar çıktı. Anlamadık mı?
Onlar da anlarlar, Afrodit’in içinden çıkan aptalı…
“Güzel olan bir şey, her zaman iyi olmayabilir; ama iyi bir şey her zaman güzeldir” diye boşuna dememiş L’Enclos…
Onlar sadece kadındır…
Evet, sadece kadın… Üstelik sadece kadın olarak kalmaktan son derece memnundurlar…
Eh sadece kadın olunca da hayattaki en büyük gayeleri erkek oluyor elbette…
“Ben istediğim her erkeği elde ederim!” … Bu cümleyi ilk duyduğumda dehşete kapılmamıştım, işin ciddiyetini bile anlamamıştım, bunun bir meziyet olduğunu sanacak yaştaydım o zamanlar… Sanmıştım da zaten. Bunu söyleyeni de pek becerikli bir kadın sanmıştım, gerçi becerilerini sonradan anlamıştım.
İstediğin erkek her daim elde edilecek biriyse sen değil herkes elde eder onu. Elde etmek fiilinden bu cümlede nefret ettim şu anda. Aşık olmak, sevmek, hoşlanmak gibi daha hissi fiilleri tercih ederim, ama onlar da bu iddialı cümleye girdiğinde anlamlarını yitirecekler zaten…
“Ben istediğim erkeği kendime aşık ederim” …
İyi halt edersin, madalyayı nerede takıyorlar o zaman?
Hep bir iddia ve sürekli kendinden vazgeçiş var aslında… Zira bu kadar iddianın ardından erkeğe oturup Neruda’dan şiirler okumayacaksın herhalde, “ilkbaharın kiraz ağaçlarıyla yaptığını yapmayacaksın” adama, eril düşüncenin kadını nasıl ezdiğinden de bahsetmeyeceksin sanırım… Tam da kendin eril düşünceye yakışır davranırken üstelik.
Oldu!
Bu bir meziyet değil, üzgünüm. Belki de sen sadece senin numaralarına kanacak erkekleri istiyorsundur… Her şey olabilir…
Bir adamın aklını başından almanın türlü yolları olabilir hatta demir yürekli olanlar için bile bir yol bulunabilir. Sonuçta herkesin bir zayıf noktası vardır. Zorlarsan kırılır.
Sonuç; kadının kendini sınır bilmeden sunmasıdır.
Budur yani elde etmek… Kendini tamamen feda etmekle eş değer… Erkek de geri zekalıydı, anlamayacak sanki bu numaraları…
Kadınları bir eşya, erkekleri de kandırılacak birer aptal gibi gören zihniyete tersim ben…
Kimse aptal değil…
Herkes aslında memelerin emzirmeye ve bacakların da yürümeye yaradığını biliyor… Karşısına “sadece kadın” olarak çıktığınız erkekler bir gün sizden vazgeçerler… Hepimiz insanız çünkü, zayıflıklarımızla bizi kandıranları en sonunda anlarız.
Kaç aşk böceğinin içinden ne hıyarlar çıktı. Anlamadık mı?
Onlar da anlarlar, Afrodit’in içinden çıkan aptalı…
“Güzel olan bir şey, her zaman iyi olmayabilir; ama iyi bir şey her zaman güzeldir” diye boşuna dememiş L’Enclos…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder